7 Ekim 2013 Pazartesi

Türkiye Kıyılarında Davetsiz Misafir; Balon Balığı!





Antalya'da arkadaşlarımla balık tutmaya başladık. Küçük botlarla açılıyoruz ve canlı yemlerle nasibimizi kovalıyoruz. Karadenizde doğmuş-büyümiş biri olarak akdenizdeki balık çeşitliliği fazlasıyla şaşırttı beni. Gelincik, mercan, karakuyruk, aspara, fare balığı, sokar, kum sokarı ve adını bilmediğim bir çok tür. Öyle bir balık daha var ki son yıllarda akdeniz kıyılarında kendini göstermeye başlamış, atsan atılmaz satsan satılmaz tam bir baş belası; Balon balığı.

Balon balıkları buranın yerlisi değil. Kızıldeniz'den gelmişler beyefendiler. Sebebi de küresel ısınmaymış demelerine göre. Attığınız oltaları parçalayan, her yeme atlayan, sudan çıkardığında değişik değişik sesler çıkaran, elinize aldığınızda kendisini şişirerek büyüyen ve nihayetinde balık tutma zevkinizin içine afedersiniz sıçan balık.

Bu balıklar için zehirli deniyor. Çok zehirlilermiş. Ama özel eğitim almış sertifikalı japon aşçılar tarafından pişirilen balon balıkları yeniyormuş (Bu ascilarin aldigi egitimin sinavi ise kendi pisirdikleri balon baligini yemeleri yani eger kendi pisirdikleri baligi yer de olmezlerse balon baligi pisirme sertifikasi aliyorlar). Hatta japonlar çok seviyormuş bu balığı. O kadar eğitimli aşçıya rağmen senede 200 ölümle sonuçlanan zehirlenme vakası oluyormuş.

Türkiyede yeni yeni boy gösterdiği zamanlarda pazarda kilosu 5 liradan satılmış bu balık. Hatta arkadaşlarımdan yiyen bile var. "birşey olmuyor yahu, yedik biz onlardan" dediler.

Halihazırda türkiyede bir zehirlenme vakası duymadım, bilmiyorum. Bunun sebebi ise muhtemelen Türkiye kıyılarına gelen bu balığın zehirli olmaması. Çünkü balık vücudundaki zehiri kendisi uretmiyor, bir bitkiden alıyormuş. Türkiye kıyılarında da bu bitkiden bulamadığından bünyesinde zehir depolayamiyor. Ama yine de sakın yemeyiniz.

Yav zaten bu balık nasil yenir hic anlamıyorum. Görüntüsü kokusu bile bir tuhaf. Sudan cikardiginizda dişlerini birbirine sürterek ses çıkarmaya çalışıyor, elinize alırsanız da şişmeye başlıyor. Yani kendinden nefret ettirmek için elinden geleni yapıyor hayvan.

Balıkçılar bulduğu yakaladığı yerde öldürüyor, öldürmeyip de denize geri atana ise acayip gıcık oluyorlar haberiniz olsun. Ben pek kiyamiyordim ama durumun bir biyolojik kirlenme olduğunu düşündüğümden beri ben de öldürüyorum. Tabi bu kararimda sürekli oltami kırmaları da etkili olmadı değil.

Rastgele

26 Eylül 2013 Perşembe

İstanbul Trafiğine Sosyal Bir Çözüm; YOLYOLA.COM



Üniversite eğitimim'den dolayı İstanbul'da tam 6 yıl yaşadım. Oradan ayrılmadan önce kendimi İstanbullu gibi hissetmeye yetti bu süre. İstanbul'da alıştığınız şeylerden en önemlisi trafik problemi. Bu probleme alışmışsanız İstanbullu olmuşsunuz demektir.

Benim yaşadığım 6 yıl içinde bile nufusun arttığını gözle görülür bir şekilde hissetmiştim. Trafik her geçen gün yoğun, duraklar her geçen gün daha kalabalık oluyordu. Hele ki uzak bir yerlere gidiyorsanız, örneğin Rumeli Hisarüstünden Tuzlaya 500T numaralı otobüsle günlük yolculuk yapıyorsanız, hele bir de yağmur yağıyorsa hayatın İstanbulda ne kadar zor olduğunu gözlerinizle göreceksiniz. Kaldı ki bu durumlarda etrafınızdaki düşük maaşla çalışan ve belli bir yaşın üzerinde olan, kapı önlerindeki merdivenlere oturup demirlere kafasını yaslayıp uyumaya çalışan teyzeleri gördüğünüzde halinize şükredebiliyorsunuz bile.

Üniversite bittikten sonra çalışmak için Antalya'ya geldim. Uzun sayılabilecek bir süre İstanbul'u tecrübe etmiş biri için Antalya tam anlamıyla bir cennet. Bir kere hayatınızda trafik diye bir şey yok! Bu hayata o kadar çabuk alışıyorsunuz ki ara sıra trafik bir yerlerde tıkanırsa hemen şikayet etmeye başlıyorsunuz. Sanki İstanbul'da saatlerce trafikte kalıp sesiniz çıkarmayan siz değilmişsiniz gibi.

Neyse antalya ayrı bir konu. İstanbula geri dönersek, İstanbulun kayıtlı nufusu an itibari ile 14 milyon insana dayanmış durumda. Tabi bu rakam kayıtsız olanlar ve günlük giriş çıkış yapanlar hariç. İstanbul bu nufusuyla dünyada bir çok ülkeyi geride bırakmış. Ayrıca İstanbulun göç alma durumu diğer illeri de olumsuz etkiliyor. Bazı kentler bu hususta kan kaybediyor. Örneğin memleketim olan Giresun'un nufusu azalmış durumda şu geçtiğimiz 4 sene içerisinde. Neden peki insanlar bu güzelim sahil kentini bırakıp büyük şehirlere göç ediyorlar? İş güç yüzünden tabi. Küçük şehirlerde iş yok, ayrıca televizyonlarımız da sağolsun insanlar büyük şehirlere ve kent yaşamına özendiriliyor. Neyse bu da ayrı konu.

İstanbulun artan nufusundan dolayı trafik probleminin dünyevi yollarla çözmek imkansız. Haliyle insanları kendi içinde organize edebilecek çözümler çok daha akılcı. Yolyola projesi, örneğini yurtdışından da duyduğum bir proje.

Eğer arabanızla tek seyahat ediyorsanız, sizinle aynı güzergahı paylaşan biri ile arabanızı paylaşabilirsiniz. Bunun kimseye zararı yok! Haliyle bu proje arabasında yol arkadaşı arayanlara yol arkadaşı, araç arayanlara da araç buluyor. Hatta insanlar kendi aralarında ekonomik konularda anlaşabilirler bile. Düşünsenize hem daha az trafik hem daha az para! Düşünmesi bile harika bence.

Bu projeyi ofis arkadaşlarımla paylaştığımda herkesin ilk aklına gelen tepkileri aldım;

- O iş Türkiye'de olmaz!
- İnsanlar suistimal eder.
- Şimdi yanlız bir kadın, yanlız bir erkeğin arabasına mı binecek? Olmaz o iş.

Bu tepkileri anlıyorum, benim de aklıma geliyor. Hatta proje kurucuları da bunu düşünmüş olacak ki yukarıdaki fotoğrafta erkek bir şöför'ün arabasını bir çiftle paylaştığı görülüyor. Yani ülkemizde insanlara karşı böyle bir güvensizlik var tabi ama denemekte fayda görüyorum.

Önyargıları bir kenara bırakıp insanımıza biraz güvenelim ve trafik probleminin çözülmesi için yerel yönetimlerden medet ummayalım. Yani bu proje tutarsa kötü mü olur? Hayır? O zaman deneyelim yahu.

4 Ağustos 2013 Pazar

Bir Dolandırıcılık Girişimi Hakkında

Merhabalar,

Bir dolandırıcılık girişiminden bahsetmek istiyorum.

Dün itibari ile sahibinden.com üzerinden satılık motosiklet ilanı verdim. Bugün bana "+447513836585" numaralı telefondan sms geldi.

"What is the final price you sell your Motobike, respond directly to my e-mails (augustussimon@fastmail.se) Thanks"

Ben de bu sms'i gördüğümde -antalyada yaşadığımdan- bir turistin bana ulaştığını düşünerek cevap yazdım. Fiyat bu olur, motoru şurda görebilirsiniz falan gibi.

Sonra bana "augustussimonn@gmail.com" mail adresinden aşağıdaki mail geldi.

"Thanks for your reply, i am okay with the condition and I Agree with
price ,Send the pictures of the Motorbike, Am making the payment
through secure and reliable means, PayPal payment service,if you don't
have a paypal account i will advice you to register for a PayPal
account at {www.paypal.com.tr } its very simple,secure and fast so as
soon as you get back to me with the paypal payment :

<><> PayPal email account ,
Full name,
Address and phone number,
Total Cost of the item .

i will then contact my shipping company (pick up agent) for the
picking up of the Motorbike from your home after making the payment
. Thanks"

Bu aşamadan sonra durumdan şüphelenip mail adresini google'da arattım ve aynı mail adresinden benzer mailleri başka ilan sahiplerinin de aldığını gördüm. Adam ödemeyi paypal aracılığı ile yapacağını söylüyor, sonra size paypal.com'dan gelmiş gibi ödemeyi aldığınıza dair bir mail geliyor. Normalde paypal sisteminde bir ödeme aldığınızda size ödemenin gerçekleştiğine dair bir mail gelir. Size buna benzer bir mail atıyorlar yani.

Siz bu mail geldikten sonra paypal hesabınıza girip paranın aslında hesabınıza geçmediğini gördüğünüzde duruma uyanmış oluyorsunuz. Eğer hesabınızı kontrol etmezseniz adam sizden, sattığınız ürünü kargo ile evinizden alıyor. Hoş, motosikleti nasıl alacaklardı onu bilmiyorum da, araştırdığım forumlarda satışın resmi olarak yapılmasına gerek duyulmayan ilanlara da dadanmışlar. Bir de mantık itibari ile bu adamların Türk olma ihtimalleri yüksek (En son ne olur, biz alıcıyız falan).

Polise ihbar etmek istedim ancak tahmin ettiğiniz durumlar gerçekleşti.

Lütfen bu tip durumlara karşı dikkatli olunuz. Birinden paypal üzerinden ödeme aldıysanız bile hesabınıza girip kontrol ediniz.

Bilginize.

Düzeltme: Bu adamlar yabancı. Siz onlara paypal hesabına ait mail adresinizi söylediğinizde, size paypals.com adresinden bir mail geliyor. Mailde, paranız yatmıştır giriş yapmak için kullanıcı adınız ve şifrenizi giriniz yazıyor. Siz de burada giriş yaptığınızda, paypal kullanıcı adınız ve şifreniz bu arkadaşların eline geçiyor. Sonra paypal hesabınızdaki kayıtlı kredi kartından alışveriş yapıveriyorlar :)

4 Ocak 2013 Cuma

İTÜ Gemi ve Deniz Teknolojisi Mühendisliği Lisans Kaynakları

 Bitirmiş olduğum bölümüm hakkında yazılması, anlatılması gereken çok şey var. Belki daha sonra anlatma fırsatı bulabilirim.

 Uzun süredir aklımda olan bir şey ve ancak fırsat bulabiliyorum. Lisans hayatım boyunca kullandığım tüm kaynaklar, yapılmış ödevler, sınavlarda çıkmış sorular vs. bir çok dökümanı paylaşıyorum.

 Aslında teknik forumda paylaşacaktım ama oradaki son yazılanları görünce vazgeçtim. İnsanlar ödevleri hazır almanın ne kadar etik olduğundan falan bahsediyorlardı henüz. Ben de bu erdemli ortamda, böyle bir terbiyesizliği yapamadım. Orada çıkacak tantanayı hayal bile edebiliyorum.

 Bu kaynakları kendinize örnek olarak mı kullanacaksınız? Yoksa kopyala-yapıştır yaparak (çoğunlukla işe yarar) derslerinizi geçmeye mi çalışacaksınız? Bu tamamen size kalmış. Ben sadece bu kaynaklara ulaşmanızı sağladım hepsi bu.

 Ödevlerini başkalarından hazır bularak teslim eden arkadaşlarım içerisinde şu anda gayet iyi mevkilerde çalışan arkadaşlarım olduğu gibi, ödevlerini tamamen kendi hazırlayan (Excel tablolar dahil) arkadaşlarım içerisinde hala sürünenler de buluyor. Yani bununla bağdaştırmak pek de mantıklı değil gibi.

 Her neyse umarım herkes benim kullandığım gibi kullanır. Buyurunuz.