26 Eylül 2013 Perşembe

İstanbul Trafiğine Sosyal Bir Çözüm; YOLYOLA.COM



Üniversite eğitimim'den dolayı İstanbul'da tam 6 yıl yaşadım. Oradan ayrılmadan önce kendimi İstanbullu gibi hissetmeye yetti bu süre. İstanbul'da alıştığınız şeylerden en önemlisi trafik problemi. Bu probleme alışmışsanız İstanbullu olmuşsunuz demektir.

Benim yaşadığım 6 yıl içinde bile nufusun arttığını gözle görülür bir şekilde hissetmiştim. Trafik her geçen gün yoğun, duraklar her geçen gün daha kalabalık oluyordu. Hele ki uzak bir yerlere gidiyorsanız, örneğin Rumeli Hisarüstünden Tuzlaya 500T numaralı otobüsle günlük yolculuk yapıyorsanız, hele bir de yağmur yağıyorsa hayatın İstanbulda ne kadar zor olduğunu gözlerinizle göreceksiniz. Kaldı ki bu durumlarda etrafınızdaki düşük maaşla çalışan ve belli bir yaşın üzerinde olan, kapı önlerindeki merdivenlere oturup demirlere kafasını yaslayıp uyumaya çalışan teyzeleri gördüğünüzde halinize şükredebiliyorsunuz bile.

Üniversite bittikten sonra çalışmak için Antalya'ya geldim. Uzun sayılabilecek bir süre İstanbul'u tecrübe etmiş biri için Antalya tam anlamıyla bir cennet. Bir kere hayatınızda trafik diye bir şey yok! Bu hayata o kadar çabuk alışıyorsunuz ki ara sıra trafik bir yerlerde tıkanırsa hemen şikayet etmeye başlıyorsunuz. Sanki İstanbul'da saatlerce trafikte kalıp sesiniz çıkarmayan siz değilmişsiniz gibi.

Neyse antalya ayrı bir konu. İstanbula geri dönersek, İstanbulun kayıtlı nufusu an itibari ile 14 milyon insana dayanmış durumda. Tabi bu rakam kayıtsız olanlar ve günlük giriş çıkış yapanlar hariç. İstanbul bu nufusuyla dünyada bir çok ülkeyi geride bırakmış. Ayrıca İstanbulun göç alma durumu diğer illeri de olumsuz etkiliyor. Bazı kentler bu hususta kan kaybediyor. Örneğin memleketim olan Giresun'un nufusu azalmış durumda şu geçtiğimiz 4 sene içerisinde. Neden peki insanlar bu güzelim sahil kentini bırakıp büyük şehirlere göç ediyorlar? İş güç yüzünden tabi. Küçük şehirlerde iş yok, ayrıca televizyonlarımız da sağolsun insanlar büyük şehirlere ve kent yaşamına özendiriliyor. Neyse bu da ayrı konu.

İstanbulun artan nufusundan dolayı trafik probleminin dünyevi yollarla çözmek imkansız. Haliyle insanları kendi içinde organize edebilecek çözümler çok daha akılcı. Yolyola projesi, örneğini yurtdışından da duyduğum bir proje.

Eğer arabanızla tek seyahat ediyorsanız, sizinle aynı güzergahı paylaşan biri ile arabanızı paylaşabilirsiniz. Bunun kimseye zararı yok! Haliyle bu proje arabasında yol arkadaşı arayanlara yol arkadaşı, araç arayanlara da araç buluyor. Hatta insanlar kendi aralarında ekonomik konularda anlaşabilirler bile. Düşünsenize hem daha az trafik hem daha az para! Düşünmesi bile harika bence.

Bu projeyi ofis arkadaşlarımla paylaştığımda herkesin ilk aklına gelen tepkileri aldım;

- O iş Türkiye'de olmaz!
- İnsanlar suistimal eder.
- Şimdi yanlız bir kadın, yanlız bir erkeğin arabasına mı binecek? Olmaz o iş.

Bu tepkileri anlıyorum, benim de aklıma geliyor. Hatta proje kurucuları da bunu düşünmüş olacak ki yukarıdaki fotoğrafta erkek bir şöför'ün arabasını bir çiftle paylaştığı görülüyor. Yani ülkemizde insanlara karşı böyle bir güvensizlik var tabi ama denemekte fayda görüyorum.

Önyargıları bir kenara bırakıp insanımıza biraz güvenelim ve trafik probleminin çözülmesi için yerel yönetimlerden medet ummayalım. Yani bu proje tutarsa kötü mü olur? Hayır? O zaman deneyelim yahu.