28 Mart 2011 Pazartesi

Bir kaç seyre değer fotoğraf

Arkadaş biraz çekindiğinden mi yoksa üşendiğinden mi nedir, çektiği muhteşem fotoğrafları bir türlü buraya eklemiyor yahu. Facebook nedir ya? Onun yerine ben yüklüyorum buraya, tüm fotoğraflar Ferhan Urbay tarafından çekilmiştir.
Hadi bakalım! (fotoğrafların büyük halleri için üzerlerine tıkla)


Boğaziçi Üniversitesinden.

Ortaköy Camii.

Çırağan Sarayı.

Ortaköy.

Üsküdar; Tam köprüyü çekiyordum, gel sen ayağını kadraja sok.

Üsküdar.

Savarona.

Ben dedim çek diye ama, güzel olmuş yahu :)

Alan razı veren razı ;) Ortaköy.

Favorim; Kabataş, Üsküdar Dentur İskelesi.

Boğaziçi Üniversitesi, ne olduğunu bilmediğim bina.

Ortaköy Camii.

Dolmabahçe Sarayı.

Kabataş Camii.

Ortaköy.

Kabataş-Üsküdar Motobotu.

Türkan Şoray.

Ortaköy Aşıkları.

Bu kız çok hüzünlüydü, böyle uzaklara falan bakıyordu, dedim çek gitsin ya.

Ortaköy Çarşı-pazar.

Bu çocuk neden hüzünlü böyle ya? Yazık lan.

Savarona.

Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü, Saatli Bina diyolar.

Ortaköy Camii.

21 Mart 2011 Pazartesi

Nükleer mi? Ya patlarsa?


Biz nükleer enerjiye çok karşıyız. Nükleer enerjiyi pek bilmiyoruz ama çok iğrenç birşey olduğu açık. Nicolas Sarkozy gibi iğrenç bir adamın yönettiği iğrenç ülke bir ülke Fransa bile 58 tane nükleer santralle enerji ihtiyacının %75'ini karşıladığına göre kesin iğrenç birşey bu.
Nükleer enerji yerine rüzgar enerjisi kullanalım. Rüzgar enerjisi türbinleri çok ucuz şeyler zaten. Herkes evinin çatısına kursa fena mı olur yani? Ayrıca güneş enerjisi diye birşey var. Güneş panellerinin ham maddesi ne? Kum! Bildiğimiz deniz kumu yahu! Yani anlayacağınız denizde kum bizde güneş enerjisi. Allah boşuna mı yaratmış güneşi? Deniz kumlarında birsürü güneş pili yaparsak birsürü enerjimiz olur. Hem sonra hidroelektrik santrallerin sayısını da arttırabiliriz. O zaman da bazı şehirlerimiz su altında kalabilir ama olsun. İstanbul, Ankara ve İzmir dışında diğer şehirlerimiz pek işe yaramıyor zaten.
Hepinizi bu davada eyleme davet ediyoruz. Otur otur nereye kadar? Facebook başından kalkamıyoruz. Ancak bu konu hakkında birşeyler yazıp duruyoruz. Oysaki vakit gerçek eylem vaktidir.
Japon halkı gibi dsiplini yüksek bir toplumda bile bazı şeyler kontrol altında tutulamıyorken, bizim kömür dağıtmakta uzmanlaşmış politikacılarımız bu işten ne anlar? Ayrıca yüksek risklerle dolu diğer durumları da engellemek gerekiyor. Mesela uçak seferleri iptal edilmeli, ya düşerse? Yahu boğaz köprülerinden hergün yüzbinlerce araç geçiyor. Yüreğimiz ağzımıza geliyor, ya yıkılırsa? Bizce köprü üzerinden araç geçişine sınır getirilmeli acilen.
Uzun lafın kısası gerçek bir eyleme çağırıyoruz sizi, nükleer enerjiye karşı, akpartiye karşı. Nükleer enerji gibi iğrenç birşey başımızdaki iğrenç yöneticiler eline bırakılmamalı.
Eyleme nasıl mı katılacaksınız? Çok basit. Yarın hepimiz dışarı çıkıyoruz. Sadece kıçlarımızı yapışık olduğu yerden kaldırıp biraz hava alacağız. Neden mi? Nükleer enerjisiz hayatın ne kadar güzel olduğunu anlamak için. Ayrıca Facebook hesaplarımızı kapatıyoruz. Böylece bilgisayar başında daha az vakit geçireceğiz bu da daha az enerji tüketmemize yol açacak. Bu şekilde teorik olarak Türkiyenin nükleer energiye olan ihtiyacı kalmayabilir.
Ayrıca bu eylemlerin en babasını yapan Greenpeace'nin güzel, alımlı, ısrarcı, yapışkan, yüzsüz ve gönüllü ama ücretli çalışanları aracılığı ile Greenpeace'e yardımcı oluyoruz. Çok basit, az önce özelliklerini saydığım arkadaşa kredi kartı bumaranızı veriyorsunuz, Greenpeace 5-10 gönlünüzden ne koparsa çekiyor her ay.
Haydi eylem vakti!